Düşünseydim Asla Yapamazdım

Düşünseydim Asla Yapamazdım.

2015 senesine girerken, yeni yıl dileklerimi önceki senelerden farklı olarak , “hayatımda hiç denemeden yapamayacağıma karar verdiğim” şeylerden oluşturdum. İkinciliği şarkı söylemek aldı. Konuşma sesimi herkes çok beğeniyordu ama şarkı söylemek çok başka bir şeydi. Ama kim bilir belki denersem bir tane şarkıyı tam olarak “ kendi kendime” evde söyleyebilirdim. Şubat ayı başıydı.  Şan Hocası ile anlaştığımız gün ve saatte ilk derse gitmek için yola koyuldum.

Ve işte apartmanın içindeydim. Yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başladım.

Her çıktığım basamakta içimin karanlık tarafı benimle konuşmaya başladı.

”Ne işin var ki burada”

“Şarkı söylemek tamam da şan dersi ne alaka?”

“Şu kendi sınırlarımı genişletme işinin suyunu mu çıkardım”

“Çok saçma şarkı söylemeye yeltenmem”

“ Neyse en kotu bi tanışıp çıkarım”

derken zili çalmış ve çoktan karşımda kocaman gülümsemesiyle Filizi Hocayı bulmuştum.. Filiz Hoca benim fizyolojik olarak şarkı söylemeye çok uygun olduğumu, elmacık kemiklerimin ve boynumun uzun oluşunun benim için çok büyük avantaj olduğunu söylüyordu. Tatlı kadındı tabi, başka ne diyebilirdi ki. Sağ olsun beni motive etmeye çalışıyordu. Neyse inanmış gibi görünüp teşekkür ettim ve derse başladık.

Balon üfledik, bedeni gevşettik, diyaframla tanıştık.

Filiz Hoca piyano başında ses egzersizleri yaptırıyordu. Çaldığı seslerin tonunda söylemem gerekiyordu ve çok zordu 2. ders 3. Ders…7.ders ve ben hala hiçbir şey yapamıyordum. Artık iyiden iyiye utanmaya başlamıştım.

7. Dersin sonunda Filiz Hocayla öpüşüp kucaklaşıp, bir veda konuşması yaptım. Kulağımın sesleri ayırt edemediğini ve sesimin olmadığını anladığımı, derslere son vermek istediğimi ama özel hayatta görüşmek isteyeceğimi söyledim.

Filiz Hoca gözlerimin tam içine bakıp “senin içinde doğal bir orkestra var ve sen sana verilmiş bu hediyenin paketini bile açmadan çöpe mi atacaksın? Lütfen gitme. ” dedi.

O günden sonra içimde sürekli beni yorumlar yapan Parazit FMin sesini kısıp, kendimi işin ehline ve sadece müziğe bıraktım.

Bundan tam 3 ay önce Filiz Hoca geldi ve konsere çıkacağımı söyledi. Hem de 2 tane solo parçayla. Benim hayallerimin bittiği yere gelmiştik ve orası bilmediğim başka bir hayaldi. Düşünürsem çok korkutucuydu. Ve ağzımdan şunlar çıktı”

“Düşünürsem o anı hayal edemiyorum ama düşünmeyeceğim ve sadece konsere hazırlanacağım”

Ve gerçekten Filiz Hocanın gördüğü hayali görmeye çalıştım.

Ve konser günü geldi çattı.

İlk şarkım 8. Sıradaydı.4. şarkı söylenirken heyecan bedenime indi ve dizlerim zangır zangır titremeye başladı. Yanıma çok sevdiğim bir arkadaşım gelip elimi tuttu ve “bırak aksın, sadece bırak” dedi ve o an bedenimdeki titreşim çıktı ve kilisedeki müziğe karıştı gitti.

Ve sahneye çıktım. Kilisenin akustiği içinde dans eden sesim ve şarkının hissinden başka hiçbir şey hatırlamıyorum. Bu dünyadan bir gün ayrılırken hep bu anı hatırlayacağım ve en büyük dileğim bu anıların sayısını artırmak.

Sanırım, bu dünya ki en büyük gizem insanın kendisine “kendisi”.

Kim bilir başka hangi kalıp düşüncelerimin altında ezilmiş, dışarı çıkmayı bekleyen ve denemezsem asla bilemeyeceğim hediyelerim var?

Kim bilir başka hangi hayalim, içimdeki yargıç tarafından müebbet hapse atılmış?

Ben bir tanesini buldum ve şuna kalpten inanıyorum herkes şarkı söyleyebilir.

Ve en büyük hediyelerimizin üzerinde, en büyük korkularımız oturuyor olabilir.

Sizin denemeden yapamayacağınıza karar verdiğiniz neler var? Hiç düşündünüz mü?

Yaklaşan yeni yılda belki siz de kalbinizden geçirdiğiniz ve içinizdeki hapishaneden sesini duyamadığınız o şeye doğru adım atarsınız, belli mi olur? Bence harika olur.

Sevgilerimle,

Elif Tepebaşı

Bir yanıt yazın

Scroll Up